Yaşam

62 Yıl Önce Bugün Kurulan Türkiye Cumhuriyeti’nin İlk Koalisyon Hükümetinin Hikayesini Mutlaka Okumalısınız

27 Mayıs 1960 Askeri Müdahalesi sonrasında Türkiye’nin demokrasiye dönüp dönmeyeceği tartışmaları ülkenin en önemli gündemiydi.

Uzun yıllar ülkenin askeri yönetimle yönetilmesini savunan subaylar çoğunluktaydı.

Böyle bir dönemde gerçekleşen 1961 Seçimleri Türkiye açısından hayati önem taşıyordu.

Seçim sonuçlarından memnun olmayan askerler, devleti sivillere teslim etmek istemedi.

Bu içeriğimizde tüm güçlü koşullara rağmen demokraside ısrar eden siyasetçilerin oluşturduğu tarihimizdeki ilk koalisyon hükümetinden bahsedeceğiz.

27 Mayıs 1960 Askeri Müdahalesi sonrasında demokrasiye geçiş sürecini anlamak aynı zamanda Türkiye’nin demokrasiyi sindirme mücadelesini de anlamak anlamına gelir.

27 Mayıs 1960’tan sonra Türkiye’de askerin kontrolünde bir dönem başladı.

Seçimlerin ne zaman yapılacağı ya da demokrasinin ne zaman yeniden tesis edileceği bilinmiyordu.

Bu geçiş süreci uzun yıllar alabilir.

Yassıada’da DP’liler yargılanıyor, her gün radyoda Milli Birlik Komitesi’nin bildirileri okunuyor, askerlere sevgi ve tezahürat anları duyuluyordu.

İsmet Paşa, darbenin ertesi günü devrimin lideri Cemal Gürsel ile görüşerek ona iki önemli tavsiyede bulundu. 1-) Ordunun birliğini koruyun. 2-) Bir an önce seçimler yapılarak yönetimin sivillere devredilmesi ve demokrasiye geçişin sağlanması.

Cemal Paşa ise İnönü’nün sıradan deyimiyle ‘alay etti’ ve çevresindekilere ‘Paşa evlenmek üzere olan bir genç kadar heyecanlı’ dedi. Ancak İsmet Paşa heyecanlı değil, gergin ve endişeliydi. Askerin kışlaya dönmeyeceğinden korkuyordu.

Neyse ki Milli Birlik Komitesi demokrasiye geçişi ertelemedi ve siyasi partilerin çalışmalarına izin verdi.

DP’nin varisi olarak kurulan AP, 1961 seçimleri öncesinde çekingen bir kampanya yürüttü. Bu partiyi tutuklu DP’lilerin yakınları kurdu. Birçok milletvekili adayı meydanlarda şu sözleri söylüyordu: “Gözlerimin içine bakın, size kimi hatırlattıklarını göreceksiniz.”

Seçimlere iddialı hazırlanan diğer iki parti olan Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi ve Yeni Türkiye Partisi de sağcı hareketlerdendi. Onlar da DP tabanına göz kırpıp ‘DP yoksa biz varız’ imajını veriyorlardı. 15 Ekim 1961 Seçimleri bu ortamda yapıldı.

Seçimlere bir ay kala Yassıada’dan bir haber geldi. Hasan Polatkan, Fatin Rüştü Zorlu ve en sonunda Adnan Menderes’e verilen idam cezaları infaz edildi.

Türkiye’yi 10 yıl yöneten başbakan ve iki bakanı artık yoktu. İnfazlar Ankara’da şaşırtıcı bir sessizlikle karşılandı. Herhangi bir gösteri, protesto ya da gösteri yapılmadı. Halk gerçek protesto için 15 Ekim’i bekliyordu.

15 Ekim 1961’de Türkiye darağacının gölgesinde seçim yaptı. Açıklanan sonuçlar tam bir şok etkisi yarattı. Adnan Menderes beyaz atla döndü.

CHP tek başına iktidara gelemez. Devrilen DP’nin yerine kurulan üç partinin oyu CHP’yi geçti.

Bu, üç partinin birleşmesi halinde CHP’yi dışlayan bir koalisyon oluşturabilecekleri anlamına geliyordu.

Ordunun buna izin vermesi düşünülemezdi.

27 Mayıs’ın üzerinden 16 ay geçti. 16 ay boyunca evinde kalıp sessiz kalan, dışarı çıkmayan ve yumruklarını sıkan halk, sandıkta varlığını gösterdi. Demokrat Parti geri döndü.

Artık akıllarda tek bir soru vardı: Ordu buna ne derdi? El ele devirdikleri hükümet, ilk seçimde tekrar iktidara gelmenin eşiğindeydi. Seçimlerden 6 gün sonra askerler, İstanbul Yıldız’daki Harp Akademileri’nde olağanüstü toplantıda bir araya geldi.

Karar hemen verildi.

Seçimler iptal edilecek ve parlamento açılmayacaktı.

Türkiye’nin demokrasiye geçiş hayalleri önümüzdeki bahara ertelenecek.

Memurlar müdahale edebileceklerinden ve seçimleri istedikleri gibi iptal edebileceklerinden emindiler. Ama bir kişiyi hesaba katmadılar. Bu kişinin adı İsmet İnönü’ydü. Paşa çok net konuştu:

‘Seçim sonuçları tanınmazsa açık pozisyon alırım’ dedi.

İsmet İnönü, 1950’de olduğu gibi 1961’de de yine dirayetli davranarak demokrasiden yana tavır aldı. O günün şartlarında askerleri yolundan çevirebilecek tek kişi oydu ve askerin önünde mevzi aldı. korkusuz askerler.

Bunun üzerine askerler; Cemal Gürsel’in Cumhurbaşkanı, İsmet İnönü’nün Başbakan olması şartıyla sivil hükümetin kurulmasına izin verdiler.

Demokrasi böyle ayakta kaldı.

Türkiye Büyük Millet Meclisi 25 Ekim 1961’de açıldı. Milli Birlik Komitesi tarih oldu. Cumhurbaşkanı seçilen Cemal Gürsel, beklendiği gibi hükümeti kurma görevini İsmet İnönü’ye verdi.

Üç hafta sonra İnönü, AP ile Cumhuriyet tarihinin ilk koalisyon hükümetini kurdu. Böylece Türkiye askeri yönetimler tarafından yönetilmekten kurtulmuş, demokratik sistemin ayakta kalması sağlanmıştır.

Cumhuriyet tarihinin ilk koalisyonunda Çalışma Bakanı olarak görev yapan 36 yaşındaki Bülent Ecevit, bu hükümette parlayacak ve gelecekte CHP’nin genel başkanı olacaktı.

haber-suloglu.xyz

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu